Aklım koca bir mezarlık, gömülen gömülene, unutulan unutulana, kayıplara karışan karışana. Hatırladıklarım, unuttuklarımdan az, geçmiş zaman karanlık, yarınlar beyaz.
Yoksun arzularından bahçe yapsan, tohumuna suyunu serpeler misin?
Ölümün sessizliğine eşsiz bir seda ile girdim, boğulmaktan korktuğun denizin tahmininden derinim.
Dertle anlaş deva bul, üzüntü kalbi sömürür, yüzüne baktığım her an Cennet'ten bahçe görülür.
Çok bildimlik yaparsan çok düşmüşlük yaşarsın, yok derdimlik yaparsan dert görünce saparsın.
Hayat bir bot ve bot çevresi dolu büyük beyaz köpek balığı. Diptekiler iştahla düşünür tepede duran azığı.
Elimi verdim, kolumu kaptın, gözümü çektim, aklımı aldın. Yaşam mı, ben mi bedbahtım? Sallanırsa da yıkılmaz tahtım.
Gülmek bir mükafattır ağlayan gözlerin gördüğü. Ölüm bir karanlıktır tüm ışıkların söndüğü.
Melek yanımda yüzünü saklar, felek yüzüme kaş çatar, bir tek bu hüznü sen boğarsın, ipek tenin derime batsın.
Bu neşenin sonudur elbet derin bir baş ağrısı. Kahkalar bugün senin, peki ya bundan sonrası?
Korkusuzluk sahipleri neden kemer arkasında silah taşır?
Sözler bazen bir hazine, bazen dermansız bir dert tipi. Geçmiş dünden bahsetmek lezzetsiz; gelmemiş yarından hep mi şikayetçiyiz biz?
Suretim şarap misali, eskidikçe değeri arttı. Serserim, serim giyotin altı kalbimde senede kaç kez birisi idam aldı?