Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.
Yaşayanlar unutmuştu bizi, biz öldüğümüzle kalmıştık.
Pencereniz kiriydi, gördüğünüz her insana çamur attınız.
Dokunulmasa da, görülmese de, kalpte yer verilir bazısına, nedensiz.
Evleniriz belki bir gün, Çocuklarımız olur; Bana benzer şair olur, Sana benzer şiir olur.
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz. Gökyüzünün o meşhur maviliğinde.
Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.
Biliyorum sana giden yollar kapalı. Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.
Herkes kalbimde bir yere sahipken, senin ülken vardı.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git! Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.
Sizin hiç babanız öldümü? Benim bir kere öldü kör oldum.
Sesinde ne var biliyor musun? Ev dağınıklığı var, İkide bir elini başına götürüp; Rüzgârda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun. Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.
Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.
Peki ya sizin hiç fotoğrafını açıp yüzünün en ince ayrıntısına kadar incelediğiniz biri oldu mu?